Çocuklarımıza İsim Koyarken Dikkat Edilecek Hususlar

Bazı insanlar isimlerini çok sever, bazıları ise ‘ismim söyle olsaydı daha havalı olurdu’ derler. Halbuki isimlerde önemli olan, manasının güzel olması, peygamberlerin veya evliyaullahın kullandığı bir isim olmasıdır.

[ Cemile Özdemir ]

Kişiler isimleri ile bilinir, onunla çağırılıp onunla ağırlanırlar. Zamanımızda ebeveynler, farklı olmak için çocuklarına daha önce duyulmamış ve güzel bir manası da olmayan isimler veriyorlar. Bu, onların kişiliklerine sirayet eden aidiyet problemi yaşamalarına sebep olmaktadır. Dinimizde yer alan güzel isimler, herkeste var denilerek hiçe sayılmış durumdadır. Hâlbuki isim deyip geçmemeli, kişiye ömür boyu tesir ettiği unutulmamalıdır.

İsim hayata tesir eder mi?

İsme ait hususiyetlerin kişinin hayatına tesir ettiği, karakterine işlemiş olduğu araştırmalar ve tecrübeler neticesinde tesbit edilmiş ve kabul görmüştür.

Sürekli hasta olan bebeklere ‘ismi ağır gelmiş’ denilerek değiştirilmesi, sadece bir hikâyeden ibaret değildir. Erkek çocuğu ölen, bir sonraki çocuğuna ‘Satı, Satılmış’ gibi isimler verir; çocuğu yaşamayanlar ‘Yaşar, Durdu’ gibi isimlerle çocuğun yaşayacağını ümit eder. Art arda kız çocuğu dünyaya gelen ise erkek çocuk sahibi olabilmek için ‘Döne, Döndü, Saadet, Kudret, Fikret’ diye müsemma kıldıkları kızlarıyla, ismin cinsiyete dahi tesir edeceği kanaatindedirler.

İsim koyarken nelere dikkat etmeliyiz?

HHer hususta bize doğruyu gösteren Peygamberimiz Efendimiz “Sizler kıyamet gününde isimleriniz ve ecdadınızın isimleriyle çağrılacaksınız. O halde isimlerinizi güzelleştirin (Yani çocuklarınıza güzel isimler verin.).” buyurmuşlardır.

Bir Müslüman’ın, manası uygun olmayan ismi varsa, o ismi değiştirmek onun için müstehaptır. Nitekim Resûlüllah (s.a.v.), El-As’ın ismini Abdullah ile değiştirmişti. Ümmü Seleme validemizin kızı Zeynep’in ismi ‘Berre’ idi. Resûlüllah (s.a.v.) ‘O kendi nefsini temizler.’ buyurarak ismini ‘Zeynep’ olarak değiştirmişti.

Hazreti Ali oğlu Hazreti Hasan’a ‘Harb’ ismini koymuştu. Ancak, Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem ‘‘Harb silah ve ölümü hatırlatan bir isimdir. Ona Hasan ismini koyalım.’ buyurmuşlardı.

Peygamberimiz (s.a.v.) Hazreti Ömer’in kızı Asiye’nin ismini değiştirmiş, Cemile adını vermişti. Çünkü ‘Asiye (ayın harfi ile olursa), isyan eden, baş kaldıran; Cemile ise güzel manasındadır.

İsimlerin, kişiliğe tesir ettiği göz önüne alınarak belirlenmesi gereklidir. Hatta insanların işlerine dahi etki etmektedir.

Yahya Bin Said (r.a) şöyle anlatıyor:

“Peygamber Efendimiz (s.a.v) bol sütlü bir deve hakkında; ‘Bunu kim sağacak?’ diye sordu. Bir adam ayağa kalkmıştı ki Peygamber Efendimiz ‘İsmin ne?’ diye sordu. Adam ‘Mürre (acı)’ deyince, ona ‘Otur’ buyurdu. Tekrar ‘Bunu kim sağacak?’ buyurdu. Bir başkası ayağa kalktı; ‘Ben sağacağım’ diyecekti ki Peygamber Efendimiz ona da ‘İsmin nedir?’ diye sordu. Adam ‘Harb (savaş)’ diye cevap verdi. Ona da ‘Otur’ dedi. Resûlullah Efendimiz ‘Bu deveyi kim bize sağıverecek?’ diye sormaya devam etti. Bir adam daha kalktı. Ona da ismini sordu. ‘Yaiş (yaşıyor)’ cevabını alınca ona ‘Sen yaşıyorsun’ diyerek onun sağmasına müsaade ettiler.

Peygamber Efendimiz isimlerin manalarına göre muamele etmekle lafzın değil mananın ehemmiyetine dikkat çekmiştir. Zamanımızda manalarına dikkat etmeden sırf kulağa hoş geliyor diye isim konulmaktadır ki bu hatadır. Şiddet manası olan isimler vermekten kaçınmak gerekir. Doğa, Bora, Rüzgar, Fırtına, Su, Yağmur, Nehir, Kaya, Ateş gibi isimler de uygun olmayacaktır. Kuran-ı Kerim’de geçtiği halde güzel bir manası olmayan veya manasız kelimeler de isim olarak konulmamalıdır.

Öyle ise hangi ismi koyacağız yavrularımıza diye düşünülebilir. Hadisi Şerifler bize beyan buyurmaktadır: “Yavrularınıza peygamberlerin isimlerini isim olarak koyunuz.” (Et-Tac 5/247) “Üç oğlu olup da birine adımı vermeyen cahillik etmiş olur.” (Taberani)

Abdüssamed, Abdurrahim gibi isimleri de başındaki ‘Abd’ kelimesiyle beraber kullanmak lazımdır. Samed, Rahim gibi isimler Cenâb-ı Hakk’ın isimlerinden olduğu için sadece Samed veya sadece Rahim koymak ve kullanmak doğru olmaz.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Allâhü Teâlâ’ya en sevimli olan isimler, Abdullah ve Abdurrahmân’dır.” (Müslim, İbni-Mace: 2/1229)

İsim değiştirmek

Resûlüllah Efendimiz, en büyük dostu Hz. Ebu Bekir (r.a)’ın cahiliye dönemindeki ismini değiştirip ‘Abdullah’ koymuşlardır. Bu, bize kaç yaşına gelirse gelsin kişinin isminin değiştirilebileceğini gösterir. Bilhassa İslamiyet’i seçen kişiler o anda isimlerini de değiştirirlerdi. Öyle ise ismi ‘Hasan’ olup da Almanya’da yaşayan gençlik, kendini arkadaşlarına ‘Hans’ diye tanıtması küçümsenecek bir şey değildir. Kişi, safını belli etmiş, güzel isimleri varken gayrımüslimlere özenmemelidir.

İsimleri kısaltmamak gerekir

İsimleri olduğu gibi telaffuz ederek ilk sahibine saygısızlık etmekten de kaçınmak gerekir: Fatoş demek yerine Fatma, Fatıma; Memo yerine Mehmet; İbo yerine İbrahim denilmelidir.

İsim koyanların hayırla yâd edilmeleri için onların da mahcup olmayacakları, manası ve lafzı kültürümüze uygun olan isimleri tercih etmelerini tavsiye ediyoruz. Zira; dini, soyu, özü güzel olan evlatlarımıza güzel isimler yakışır.

“Çocuğuna güzel isim vermesi ve güzel bir edeb ve ahlak ile onu yetiştirmesi çocuğun babası üzerindeki haklarındandır.” (Hadîs-i Şerîf, Feyzu’l-Kadîr)

Kaynak: İnsan ve Hayat Dergisi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın