gönderen Zulal » 07 Haz 2009, 06:33
Bizler;
İnsanoğlunu, yaratılış gayesiyle buluşturan,
Beşeri, kemâl ufkunun zirvesine ulaştıran,
Müminleri, Son İlâhî Dîne kavuşturan,
Müslümanları, Gül Devrinde yaşama mutluluğuna eriştiren,
Dünyayı cennete, ukbâyı da ebedî saadet iklimine dönüştüren,
İslâm olmak, dolayısıyla da insan olmak için gerekli her şeyi;
Güzîn-i Beşer,
Mürşîd-i Ekber,
En Kutlu Rehber,
Yegâne Önder,
Emsalsiz Lider
Ve Son Peygamber olan
Gülden öğrendik...
Bizler;
Îmandan îtikâda,
İlimden ibadâta,
Ticaretten muamelâta,
Ahlâktan hayır-hasenâta,
Kazâdan mukadderâta,
Nazariyeden icraata,
Fertten cemaata,
Ölümden hayata kadar;
Dînimizin bütün kıstaslarını,
Ve her türlü ahkâm esaslarını
Gülden öğrendik...
Bizler;
İslâmın kapısının Kelime-i Şahâdet,
Temelinin îman ve hidâyet,
Zemininin ihlâs ve samimiyet
Duvarlarının Hakka hürmet ve muhabbet,
Direklerinin namaz ve ibâdet,
Çatısının vakar ve izzet,
Penceresinin de hüsn-ü zan ve zarâfet olduğunu
Gülden öğrendik...
Bizler;
Allah(c.c.)ı tanıma ve Ona, Onun istediği şekilde kulluk yapma mükellefiyetini,
Müslüman olma ve her şeyi Kurâna göre târif ve tanzim etme mecburiyetini,
Her işe Allah adıyla başlama ve her şeyi Allah adına yapma şiar ve iftiharını,
Hayatın her karesini besmeleyle fethetmenin azim ve kararını,
İslâmı anlama, anlatma, yaşama ve yaşatma hususundaki en mükemmel ölçüleri,
Dînimiz ve dünyamız hakkındaki en doğru bilgileri,
Ve Kurânın günlük hayata tercümesini
Gülden öğrendik...
Bizler;
Îman dairesinde kalmanın ve Rahmet-i Rahmâna râm olmanın erişilmez kutsiyetini,
Hayatı madde-mânâ bütünlüğü içinde ve aslî mânasıyla kavrama keyfiyetini,
Ömrümüzün her ânını İlâhî emirlere göre tanzim etme plân ve programını,
Nefis muhasebesiyle ebedî hayat murakabesini birlikte yapmanın nizâm ve intizâmını,
Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalışmayı,
Dünya ağırlıklı ahiret yolculuğuna değil, cennet menzilli ebediyyet seferine çıkmayı,
Rıza-i Bârîye ulaşmak için Hakk yolunda çile çekmeyi,
Allah deyip, Allah (c.c.) aşkıyla dosdoğru olmayı,
Gülden öğrendik...
Bizler;
İnsanların dindarlığı nispetinde
Sıkıntıya uğradığını,
Mükâfatın büyüklüğünün de,
Belânın derecesiyle mütenasip olduğunu,
Dindar olmayanın
Bu dünyadaki sıkıntısının da hafif olacağını,
Mütedeyyin kulların;
Günahlardan arınana kadar
Belâdan kurtulamayacağını
Gülden öğrendik...
Bizler;
Varlığın vâr olma sebebinin sevgi olduğunu,
Vâredene sevgiyle erişildiğini,
Hakîki aşka hicret etmekle
Besmeleli sevdâlara varıldığını,
Aşk-ı Mecâzîden Aşk-ı Hakîkiye yol bulunca
Muhabbetullah iklimine girildiğini,
Hilkâtin de; muhabbet üzerine,
Sevgi üzerine, aşk üzerine halk edildiğini,
Hayatın sırrı olan aşkın,
Bir fâniye fedâ edilemeyecek kadar
Yüce bir duygu olduğunu,
Gülden öğrendik...
Bizler;
Aşkın, gönüllere şifa olduğunu/olacağını,
Şifanın da Aşk-ı Hakikide bulunduğunu/bulunacağını,
Bu aşkın taşlaşmış kalpleri bile yumuşattığını/yumuşatacağını,
Sevgi anahtarının en paslı kalp kilitlerini bile kolaylıkla açtığını/açacağını,
Kalp katılığının şifasının da; Fakirleri doyurmak ve
Yetimlerin başını okşamaktan geçtiğini/geçeceğini
Gülden öğrendik...
Bizler;
Sevdiklerimize, sevgimizi izhar etmemiz gerektiğini,
Sevgimizi söylemekle aradaki muhabbetin güçleneceğini,
Îman sahibi olmadan cennete girilemeyeceğini,
Birbirimizi kâmil mânâsıyla sevmeden gerçek mümin olunamayacağını
Mümin; hem sever, hem de sevilir...
Sevmeyen ve sevilmeyen müminde hayır yoktur düsturunu,
Rabbim! Beni sev, sevdiğin kullarını Bana sevdir,
Beni de sevdiğin kullarına sevdir duâsını
Gülden öğrendik...
Bizler;
İnsanın;
Ahsen-i takvîm olarak yaratıldığını,
Emrine kâinatın musahhar kılındığını,
Allah(c.c.)ın yeryüzündeki halifesi olduğunu,
Eşref-i mahlûkat ve ekmel-i mevcudat diye vasfedildiğini,
Âdemoğlundaki bu mükemmelliğin;
Ruh, beden, zekâ, şuur ve iradeyle anlamlı hâle geldiğini,
Hayatı muhteşem bir şiir tadında ve
İlâhî emirler istikametinde yaşaması gerektiğini,
Kulun; kendi acziyetini idrak etmeye başladığı an
Hakkın kudretini kavrayabildiğini,
Bütün yolların bidâyetinin de
Nihâyetinin de Allah(c.c.)a vardığını,
Ve en büyük insanlık rütbesinin
Hakka hakkıyla kul olmakla kazanıldığını
Gülden öğrendik...
Bizler;
Hayırlı söz söyleyerek kazançlı çıkmayı,
Zararlı söz söylemeyerek esenliğe kavuşmayı,
Ya faydalı konuşmayı yahut susmayı
Dinde iyi bir çığır açan kimseye,
Hem yaptığının sevabı,
Hem de kendisinden sonra
O çığırda yürüyenlerin sevabının verildiğini,
Üstelik her birinin sevabından da
Hiçbir şey azalmadığını;
Dinde kötü bir çığır açana da
Hem bu yaptığının günahı,
Hem de kendisinden sonra
O çığırda yürüyenlerin günahının yazıldığını,
Üstelik her birinin günahından da
Hiçbir şey azalmadığını
Gülden öğrendik...
Bizler;
Dünyanın Bir müddet kalınıp gidilecek bir ağaç gölgesi olduğunu,
Beşeriyetin; Bekâ Yurduna vuslat için bu fâni âleme geldiğini,
Doğumla avdet ettiğimiz iki kapılı handa insanoğlunun misafir kaldığını,
Yüce Rabbimizin herkesi, yaptığı herşeyin hesabını vermekle mükellef kıldığını,
İnsanoğlunun yeni bir hayata merhaba demek için öldüğünü,
Her nefsin mutlaka tadacağı ölümün ardından herkesin yeniden can bulduğunu,
Ölümün, müminin canını Rabbine hediye etmesi mânâsına geldiğini,
Ve ölümü; şeb-i arûs ya da nev-rûz bilenlerin ebediyyen güldüğünü
Gülden öğrendik...
Bizler;
Adâletin güzel, fakat ümerâda (idârecilerde) daha güzel,
Cömertliğin güzel, fakat zenginlerde daha güzel,
Haram olduğu şüpheli şeylerden kaçınmanın güzel, fakat âlimlerde daha güzel,
Sabrın güzel, fakat fakirlerde daha güzel,
Tevbe etmenin güzel, fakat gençlerde daha güzel,
Hayânın (utanmanın) güzel, fakat kadınlarda daha güzel bir haslet olduğunu
Gülden öğrendik...
Bizler;
Nefse hoş gelen şeylerin boşluğunda kalmamayı,
Üç günlük dünya ticaretinde ömür sermayesini beyhude tüketerek müflis olmamayı,
Hayatın zorlukları karşısında sabır-şükür-zafer diyerek muhlis olmayı,
Allahı görüyormuşçasına ibâdet etmeyi,
Dünyada bir garip gibi yaşamayı,
Dünyada karınlarını tıka basa doyuranların,
Kıyamet günü uzun süre aç kalacağını
Dünyada yükselen bir şeyi alçaltmanın,
Allahın değişmez kanunu olduğunu;
Gülden öğrendik...
Bizler;
Şu altı husûsa titizlikle uyacaklarına dair:
Konuştuğu zaman yalan söylememeye,
Söz verdiğinde sözünden dönmemeye,
Kendilerine bir şey emânet edildiğinde, emânete hıyânet etmemeye,
Gözünü haramdan sakınmaya,
Elini haram uzatmamaya
İffet ve namusunu korumaya
Söz verenlerin;
Cennete gireceklerine dair sözü
Gülden aldık,
Ve Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah sözünün
Cennet hazinelerinden bir hazine olduğunu
Ve Cennetin de,
Allaha karşı gelmekten sakınmakla,
Ve güzel ahlâka sahip olmakla kazanıldığını
Gülden öğrendik...
Bizler;
Sayılı nefeslerin sadece beşikle mezar arasında tüketilen bir hazine olmadığını,
Hayatın; âhiret günü mizâna çekilip, hesabı sorulacak şahsî bir sermâye olduğunu,
İnsanın da bu sermayeden müteselsîlen sorumlu tutulduğunu,
Ölümü en çok hatırlayanların
Ve ölüm sonrası için en iyi şekilde hazırlananların
En zeki müminler olduğunu
Onların Ölmeden nefsini hesaba çektiğini,
Aciz insanın de hevâ ve hevesine uyduğunu
Gülden öğrendik...
Bizler;
Ölüm gelmeden önce hayatın,
Hastalık gelmeden önce sıhhatin,
Meşguliyet gelmeden önce boş vaktin,
İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin,
Fakirlik gelmeden önce zenginliğin
Kıymetini bilmeyi
Gülden öğrendik...
Bizler;
İyiliğin; kalbin uygun gördüğü
Ve yapılmasına onay verdiği şeyler;
Kötülüğün ise, kalbi tırmalayan,
Başkaları sana yap diye fetva verse bile,
İçine sinmeyen şeyler olduğunu
Gülden öğrendik...
Bizler;
Yalan söylemenin,
Sözünde durmamanın,
Emânete ihânet etmenin;
Münâfıklığın üç (büyük) âlâmeti olduğunu
Gülden öğrendik...
Bizler;
Her işi tek sayılarla yapmayı,
Günlük hayatı üçe bölmeyi,
Suyu üç yudumda içmeyi,
Abdest alırken uzuvları üç kere yıkamayı,
Bir eve girmeden üç defa seslenmeyi,
Yapılan duâyı ve nasihati üç kere tekrar etmeyi,
Rükû ve secdede üç, beş, yedi, dokuz kez Rabbimizi tâzim etmeyi,
Ve namaz sonrası tesbihâtı otuzüçe tamamlamayı
Gülden öğrendik...
Bizler;
Kâinat kitabını hakkıyla okumayı,
Hilkatin esrarındaki aşkı gönül gergefine dokumayı,
Evvelen Yaradanı sevmeyi ve Ona hakkıyla ibâdet etmeyi,
Sâniyen Yaradandan ötürü yaratılan her şeye muhabbet beslemeyi,
Sâlisen dünyayı sevdâ çiçekleriyle süslemeyi,
Rabien, sevginin hakkını vererek gönül seferine çıkmayı,
Ahiren, sevgi nâmelerine gönül gözüyle okunan bir güzide mektup diye bakmayı,
Velhasıl; gönül fethi için Cân özünden besmele çekmeyi
Kin ve nefretten nefret ederek yüreklerde sevgi çerağı yakmayı,
İnsanlığın istikbâli için ebedî bahar besteleri terennüm etmeyi,
İfrat ve tefritten arınmayı, itidal zırhına bürünmeyi,
Aşkı vatan edinip; edebi, gönül toprağı yapmayı,
Saltanat aşkından, aşk saltanatına yükselmeyi,
Kâmil mânâsıyla sevmeyi, sevilmeyi,
Ve dünyayı bir gül bahçesine çevirmeyi
Gülden öğrendik...
Hâsılı Kelâm,
Bizler cümleten;
İnsanı insan yapan
Cümle erdemlerin
Cemî cümlesi olan
Bilcümle güzellikleri;
Gülden öğrendik...
Dr. Mehmet Güneş
2008 - Agustos, altinoluk dergisi Sayı: 270, Sayfa: 040