BELED SURESİ VE TÜRKİYE

[ism@]

۰۹؛ السورة البلد
لَا أُقْسِمُ بِهَذَا الْبَلَدِ وَأَنتَ حِلٌّ بِهَذَا الْبَلَدِ وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ أَلَمْ نَجْعَل لَّهُ عَيْنَيْنِ وَلِسَانًا وَشَفَتَيْن وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْن فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ فَكُّ رَقَبَةٍ أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ.

90-BELED SURESİ

GİRİŞ;

-Hayır, Seninde ikamet etekte olduğun bu beldeye(Türkiye) ve Doğuran ve doğan şeye(O beldede olan olaylar ve bu olayları, durumları çıkartanlara) yemin ederim ki İnsanı bir Kebed- mücadele, çabalama, zorluk, şikayet, Tehlike halinde istekleri için tahammül edebilen amaçları olan hırslı bir varlık olarak yarattık- tasarladık ve o aleyhine-kendisine hiçbir şeyin güç yetiremeyeceğini mi zannediyor ve diyor ki yığınla mal helak ettim, yok ettim (Mal’ı burada sözlük anlamlarına uygun olarak üretilen şeyler, karşıt görüşün ürettiği değerler ve birbirlerinin gerek maddi gerek manevi insanı değerli kılan mallarını yok etmeleri ve böylece bundan bir çıkar beklemeleri olarak aldım örn: 1.gurup 2.gurup A Partisi B Partisi Şu mezhebi Bu mezhebi filan tarikat filan kesim….) O hiç kimsenin yaptıklarını görmediğini mi zannediyor ?(Sağduyulu, bilinçli, dürüst insanların bunların yaptıklarını göreceğini hesaba katmıyor mu?)Biz o insana iki dil, dudak iki göz(iyi ve kötü iki görüş) meydana getirmedik mi -de bunlar dürüst, adil insanlarında olacağını hesaplamıyor? Yoksa dürüstlüğün, doğruluğun önemsenmediği ile avunup kendisine kimsenin güç yetirilemeyeceğini mi zannediyor

GELİŞME;

-Ve ona(insana) iki belirgini(zararlı ve zararsız olguları) hediye ettik, Fakat o akabeyi geçemedi, cesaret edemedi(bağlı olduğu dergahından kurumundan, partisinden… öğrendiği zararlı, faydasız, boş görüşlerini bile atlatamadı cesaret edemedi ki özgür olup iyiyi ve kötüyü seçebilsin -dinini sorgulayamadı dinden çıkacağından korktu, partisini sorgulayamadı yaptığının hepsini doğru olarak kabul etti yada geçim derdi ile başka insanların etkisi ile etmek zorunda bırakıldı) sen akabe hakkında ne bilirsin? Elleri kolları gözleri(görüşü, düşüncesi) bağlanmış sürü gibi güdülen ve duyguları, heyecanları en hassas olduğu noktaları ile sömürülerek yaşama hakkı, düşünce hakkı vb… elinden alınmış düşüncesinde bile başkasından etkilenen(şu kurum şu parti şu kişi, şu düşünce akımı vb. . .) birini özgürlüğe kavuşturmak, tutsak bir boynu çözmektir

SONUÇ;

- Veya böyle bir günde bilgiye, sevgiye, gıdaya aç olan, tek başına çaresiz kalmış olan kimseyi, doğruya gerçeğe yakın olan dürüst bilim, ilim adamlarını ve toprak sahibi, sakinlerini(özellikle anladığım esnaf, tüccar, çiftçi, köylü gibi toprakla alakası olan kısmı yada toprak sahibi bireysel olarak insan ve millettir toprak sahibi milleti) Doyurmak/Tamamlamaktır. İşte bunları yaptıktan Sonra iman edip( güven içinde olup, kendini ve ülkesini güvene alıp) durumların düzelmesi için birbirlerini koruyup sabır ve merhamet ile destek verenler ve artık Allahtan durumların düzelmesini isteyen sabredenler işte onlardır bilinçli, sağduyulu guruptur-Bereket saadet huzur ehlidir.

İşte böyle yapmayanlar(Örn;Libya, Irak...) kendini, devletini milletini harap edenlerdir(o bahsedilen insanların özgürlüklerinin elinden alınmasına sebep olanlardır) gerçeği olması gerekeni göz ardı eden gizleyen bilinçsiz, faydasızlar gurubudur ki işte onlaradır ateş hapsi, kapatılmış ateş içindedirler(gerek insanın kendi içine hapsettiği ateş kendine ettiği ızdırap gerek sorunlu bir aile, huzursuz bir devlet-millet onlar orada inşa ettikleri ateşte kapalıdırlar)