Kötülüğe İyilikle Yanıt Vermek

Allahü Teala Ra’d suresinin 22. ayet-i kerimesinde (mealen):

“…Ve kötülüğü iyilikle def’ ederler..” buyurmaktadır. Yani: O takva sahibi mü’minler, insanlık icabı bir kusur yapmış olunca arkasından bir iyilik, bir güzel amel yaparak Cenab-ı Hak’tan af taleb ederler. Ve birine hiddetlenince hemen mülayim bir vaziyet alırlar. Bir kimseden bir kötü söz işitince kendileri güzel bir söz ile karşılıkta bulunurlar. Bir zulüm görseler onu affa çalışırlar. Yakınları onları ziyaret etmedikleri halde onlar yakınlarını ziyarette bulunurlar.

Şûra Sûresi 40. ayetinde de (mealen): “Kötülüğün cezası misliyle kötülük” ise de devamında “Fakat her kim affeder ve ıslah ederse, işte onun sevabını vermek Allah’a ait olur.” buyrulmuştur. Yine Bakara Sûresi’nin 178. ayetinde mütecavize misli ile mukabeleye (haksızlığa aynı şekilde karşılığa) izin verilmesi, mutlak bir azimet değil ruhsattır. Ve kötülüğe kötülükle mukabele için değil, zulüm ve tecavüzü kesmek veya durdurmak için bir iyilik mahiyyetindedir. Yoksa zarara zarar ile, kötülüğe kötülük ile mukabele caiz değildir.

Nitekim, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.): “Ya Resûlallah! Kötülükten hayır gelir mi?” diye sual olunmuş. Peygamber Efendimiz aleyhissalatü vesselam:

“Hayır ancak hayırdan gelir, hayır ancak hayırdan gelir, hayır ancak hayırdan gelir.” buyurmuşlar.

Lisanımızda da şöyle bir darb-ı mesel vardır:

“İyiliğe iyilik her kişinin karı, kemliğe (kötülüğe) iyilik er kişinin karıdır.” (Hak Dini Kur’an Dili Tefsiri)

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın