AHİRETLE İLGİLİ AYETLER VE MÜŞRİKLER

Kıyamet Günü ve Ahiret Günü hakkında bilgilerin bulunduğu bölüm

Moderatörler: ucharfbesnokta, Ertugrul

Cevapla
Kullanıcı avatarı
alperen
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 527
Kayıt: 15 Haz 2007, 23:00
İletişim:

AHİRETLE İLGİLİ AYETLER VE MÜŞRİKLER

Mesaj gönderen alperen »

AHİRETLE İLGİLİ AYETLER VE MÜŞRİKLER

ALPEREN GÜRBÜZER



Ardı arkası kesilmeyen toplantılar. Yani Darünnedva da yine kahkahalar, alaylı tavırlar ve bildik yorumlar. Üstelik inen ayetleri her defasında kendi aralarında irdeleyip adaba mugayir yorumluyorlardı. İçlerinden biri bu konuşmalar arasında şunları dile getirdi:
— Güya o’nun peygamberliğine inananlar cennete gideceklermiş, hatta cennetin en başköşesine oturacaklarmış ne dersiniz arkadaşlar?
Arkadaşlarından cevap gecikmedi:
— Cennette masal, cehennem de, hepsi hayal türü şeyler. Bir kere doğru dürüst bir din olsa biçare insanlar bizden önce koşup Muhammed’e biz tabii olmazlardı, şeklinde ipe sapa gelmez sözler sarf ettiler.
Akabinde bu konu ile ilgili ayet nazil oldu. Bakın Allah Teala bu konuda:
—Kâfirler iman edenler hakkında şöyle dediler: Şayet bu din hayır ve saadet getiren bir din olsaydı, fakirler, köleler, biçareler bizden evvel davranıp ona koşmazlardı… Bu Kur’an eski bir yalandan ibarettir… Bu Kur’an… Arapça bir dil ile zulmedenlere azap haberini vermek, iyilik yapanlara müjde olmak üzere gönderilen bir kitaptır… Onlar mahzun da olmazlar. Onlar cennetin ashabıdırlar.. (Ahkaf 11–14) diye beyan buyurdu.
Nihayet Hac mevsimi gelip çatmıştı. Tabii Darünnedve’de bu konuda ele alınmıştı. Üstelik gelen Hacıların o’na kanmaması için tedbirler alınması konusunda mutabakata vardılar da. Zira toplantıda biri;
—O’nu yalancı diye tanıtalım,
Diğeri söze karıştı;
—Deli olsun,
Bir başkası;
—Kâhin daha şık düşer.
Diğeri;
—Şair desek olmaz mı?
En son gelen teklifle;
Sihirbaz yakıştırmasında karar kıldılar.
Nebiyi Ekrem'in Hacılar üzerindeki etkisini silmek için sihirbaz tanıtımına başladılar, Allah’ın Habib-i tüm bu menfi propagandalardan yılmadan usanmadan yüklenmiş olduğu misyon gereği tebliğ görevine cansiperane devam etti ve hatta gelen ayetlerle de toplantılarda alınan kararlar anında Allah tarafından Resulüne bildiriliyordu. Nitekim gelen ayeti kerimede:
—Nakur denilen Sur’a üfürüldüğü zaman işte o gün kâfirlere pek çetin, pek zor bir gündür... Hayır, onu asla bırakmayacağım. Çünkü o bizim ayetlerimize karşı alabildiğine inatçı bir kâfir kesilmiştir. Çünkü O, … Bu Kur’an başka değil… bir sihirdir… insan sözüdür dedi.
Ben onu Sekar cehennemine sokacağım… O insanları yakıp kavuran bir ateştir. Üzerinde vazifeli 19 tane melek vardır ( Müdessir, 8–30).
İnen bu ayetler Darünnedva toplantılarının gündemine girip;
— Vay be, 19 melek cehennemde hazır vaziyette bizi bekliyormuş. Dahası kahkahalar eşliğinde kendinden geçiyorlardı.
Onlara güle dursunlar ahrete iman konusunda ile ilgili ayetler hız kesmeden üzerilerine ültimatom varı sağanak sağanak yağmaya devam ediyordu:
— Biz Cehennemin muhafızlarını hep meleklerden yaptık… Kâfirlerde Allah bu sayıyı bildirmek suretiyle ne kastetmiştir desinler. İşte Allah dilediğini böyle şaşırtır, dilediğini hidayete erdirir. Rabbinin ordularını da ancak kendi bilir… Cehennem ise insanlar için ancak bir hatırlatma ve öğüt vesilesidir (Müddesir–30).
Ahiretle ilgili ayetlerden etkilenmiş olsa gerek ki Rasulullah'ın komşusu Adiyy b. Rebia da sorgulamaya başladı:
— Anlat bakalım öldükten sonra dirilmek nasılmış?
Peygamberimiz gayet sakin bir şekilde ahireti anlattı, o da dinledi ve sonra şöyle dedi:
— Ya Muhammed! Sözünü ettiğin Rabbin şu birbirinden ayrılmış kemikleri bir araya getirip diriltecek öyle mi?
Rasulullah ikna olamayacağını anlayınca oradan ayrılmak zorunda kaldı. Çünkü ne söylese ciddiye almıyordu. Bu arada Kıyame suresi nazil oldu:
— İnsan zannetmesin ki biz onun kemiklerini toplayıp bir araya getiremeyiz.
Doğrusu biz onun parmak uçlarını bile tesviye etmeye hazırız.. Dönüp dolaşıp varılacak, durulacak yer Rabbinedir… (Kıyame 1–15)
Her nazil olan ayetleri alay konusu etseler de akıllarında geçen; ‘Acaba, bu söylenen kelam ya doğru çıkarsa’ kuşku halini dillendirmeseler de belli ki zihinlerini meşgul ediyordu. Gerçekten de dünyaya yeni adım atan her insanın parmak izleri birbirini tutmaz. Nitekim bu mucizevî ayeti celile, günümüz bilgi teknolojik gelişmesiyle aydınlanmıştır zaten.
Müşrikler inen ayetlerden öyle bunaldılar ki; Hiç olmazsa bu Vahiy iki şehrin ileri gelenlerinden iki kişiden birine indirilseydi demeye başladılar. İki büyük insandan kastettikleri de Mekke’de Velid b. Muğire ile Taifde Urve b. Mesud Sakafi idi.
Kendi aralarında bahsettikleri bu konu yine vahiy ile aydınlığa kavuştu:
— Şu Kur’an iki memleketten bir adama indirilseydi ya dediler. Rabbi'nin rahmetini onlar mı taksim ediyor? Onların.. rızklarını biz bölmüşüz (Zuhruf 31–32).
Bu ayetler açıkça ihtar niteliğinde olmasına rağmen Peygambere verilen tüm nimetler bize verilmedikçe iman etmeyiz karşılığını verdiler. Bunun üzerine Allah-ü Teala:
—…Bize vahiy inmedikçe inanmayız dediler. Allah peygamberlik vazifesini nereye ve kime vereceğini en iyi bilendir… Şiddetli azaba uğrayacaklardır (En’am 124) diye beyan buyurdu.
Müşrikler cephesinde durum böyle, ya Müslümanlar?
Nüzul olan ayetler müşrikler için eza, Müminler içinse felah ve nur kaynağıydı. Bu arada asıl Müminler için tek teselli kaynağı Rasulullah'ın kendileri için buyurdukları müjdeleyici ayetlerdi:
—Nice yüzler vardır kıyamet günü nurlarla pırıl pırıl olmuştur. Rabbine nazar edicidir (Kıyame 22–23).
Müminler ise gelen ayetlerle övülüyor ve onların nasıl davranması gerektiği hususları açıklığa kavuşturuluyordu:
—…Allah'ın kulları yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürürler… Onlar ki Rablerine secdeler ve kıyamlar yaparak geceler… Onlar harcadıkları zaman israf etmezler, cimrilik yapmazlar. Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmezler. Zina yapmazlar. Kimde bunları yaparsa günahının cezasına kavuşur… (Furkan 63–69)
Furkan suresini dinleyen Müminler:
— Ya Rasulullah! Biz cahiliye döneminde zina yaptık, adam öldürdük, putlara secde ettik, bu durumda ne yapacağız şimdi, bizim halimiz nice olur dediler.
Nebiyi Ekrem endişelerini giderecek ayeti kerimeleri beyan buyurdu:
— Ancak tövbe eden ve Salih amel işleyen insan böyle değil. Çünkü Allah onların kötülüklerinizde iyiliğe çevirir. Kim tövbe ederde Salih amel işlerse muhakkak ki Allah’a döner… Cennet ne güzel bir karargâh, ne güzel bir makamdır… (Furkan 70–77)
Böylece bu son gelen ayetle Müminler rahatlayarak derin bir nefes almışlardır. Çünkü dinimiz zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı bir dindir.



Cevapla

“Ahiret ve Kıyamet” sayfasına dön