Rızıkların taksimi nasıl ve neden farklı? Ya da nasip-kısmet

Yüce Kitabımız ile ilgili meâl, tefsir ve açıklamalar...

Moderatörler: ucharfbesnokta, Ertugrul

Cevapla
Kullanıcı avatarı
gulyuzlum
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 637
Kayıt: 17 Oca 2008, 00:00

Rızıkların taksimi nasıl ve neden farklı? Ya da nasip-kısmet

Mesaj gönderen gulyuzlum »

Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarından hakkıyla haberdar, onları hakkıyla görendir.“ (Şûrâ suresi, 27)


“Vermeyince Ma’bûd Neylesin Mahmud”

Sultan İkinci Mahmut tebdil-i kıyafet ederek bir ramazan günü Üsküdar’da gezerken bir kunduracıya rastlıyor. Kunduracı boş örsü tokmaklıyor ve bir taraftan da, “Tıkandı da tıkandı!” diye söyleniyordu. Sultan Mahmut ne olduğunu, neden böyle diyerek boş örsü tokmakladığını sorunca, kunduracı,

- “Bu gece bir rüya gördüm. Çeşmeler vardı. Kimisi harıl harıl, kimisi normal akıyor, kimisi de damlıyordu. O sırada yanımda bir pîr-i fani türedi. Ona bu çeşmelerin halini sordum. O da en çok akanın Sultan İkinci Mahmut’un çeşmesi olduğunu, normal akanlarınkilerin paşaların-vezirlerin çeşmeleri olduğunu… En az akan çeşmenin de benim olduğunu söyleyip, gözden kayboldu. Ben de elime aldığım bir çöp parçasıyla benim çeşmemi ağzını biraz daha açayım derken, elimdeki çöp kırılıp, içerde kaldı. Ve çeşmem tam tıkandı damlamaz oldu. Neticede işlerim bozuldu, işsiz kaldım, onun için bu boş örsü dövüyor ve tıkandı da tıkandı, diyorum” diye anlatıyor...

Padişah üzülüyor, saraya dönüyor. Ve adamın durumunu araştırtıyor. Gerçek olduğunu öğrenince de bu ramazan’da o garibi sevindirmek istiyor. Evvela her dilimin altına bir altın koyarak, ona bir tepsi baklava gönderiyor. Adam baklavaları yiyecek, altınları alıp kurtulacaktır. Ama adam o tepsiyi bilmeden bir altına bir başkasına satıyor ve kazandığını zannediyor. Durumu öğrenen Sultan Mahmut biraz daha üzülüyor.

Ertesi gün içi altınla doldurulmuş bir hindi kızartmasını ona gönderiyor. Baklavayı satın alan açık göz allem kallem edip, onu da bir altına satın alıyor.

Tıkandı Baba yine tıkanıyor. Durumu öğrenen padişah üzülüyor ve onu saraya çağırıyor. Eline bir kürek vererek onu altın dolu hazineye sokuyor: “Daldır küreği de, kürekte kalan altınlar senin olsun” diyor. Adam heyecanla küreği de ters daldırıyor. Sapın kovuğunda sadece yine bir altın kalıyor. İşte o zaman Sultan Mahmud meşhur sözünü söylüyor:

“Vermeyince Ma’bud, neylesin Sultan Mahmud!”

***

Nitekim Ziya Paşa da bunun için şöyle diyor:

Bî baht olanın bağına bir damlası düşmez
Yağmur yerine inci, gümüş yağsa, semadan...

***

Bir başka şairimiz de,

Kısmetinse gelir, Hind’den Yemen’den
Kısmet değilse, ne gelir elden... demiştir.

***

Yine atalarımızdan bunun için demişlerdir: İlim cehd ile zenginlik baht iledir, diye…

O bakımdan hiç kimse gücüne-kuvvetine, zenginliğine-güzelliğine aldanmamalı ve fakirleri-yetimleri-muhtaçları mutlaka görüp gözetmelidir.
HALİS ECE
Yolun düşer, Medine’yi münevvereye uğrarsan  Var Yeşil Ravza’yı gör seher yeli.  Yüzüm, imkânım yok, beni sorarsan  Yakar ciğerimi, kor seher yeli..
Kullanıcı avatarı
omerhattab
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 153
Kayıt: 27 May 2008, 23:00
Konum: balıkesir
İletişim:

Re: Rızıkların taksimi nasıl ve neden farklı? Ya da nasip-kı

Mesaj gönderen omerhattab »

ALLAHım sen bize çok veripte saptırtma,az veripde daraltma
Rızkı veren sensin ,bizleri narında yakma...
Cevapla

“Kurân-ı Kerim Meâli” sayfasına dön