Kazâ Borcu Olanlar Namazların Sünnetini Kılabilir mi?

İslam Fıkıh ve Akaid Bölümü

Moderatörler: ucharfbesnokta, Ertugrul

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Ertugrul
Forum Sorumlusu
Forum Sorumlusu
Mesajlar: 935
Kayıt: 12 Şub 2007, 00:00
Konum: İstanbul
İletişim:

Kazâ Borcu Olanlar Namazların Sünnetini Kılabilir mi?

Mesaj gönderen Ertugrul »

*Hanefilere gelince: Üzerinde ister az, ister çok, kaza borcu olan kimselerin, gerek farz namazlarla birlikte kılınan revâtib sünnetlerini, gerek Peygamber (s.a.s.) Efendimizin kılınmasını tavsiye buyurduğu terâvih, teheccüd, tesbih, duhâ, tahiyyetü'1-mescid, evvâbîn... gibi diğer sünnetleri kılmaları, -bu yüzden kaza borçlarının ödenmesi gecikmiş olsa bile-, efdal görülmektedir. Sünnet olmayan mutlak nâfile namaz kılmak da haram veya mekruh olmayıp; câiz ise de bunların yerine kaza kılmak efdaldir. (15)

Hanefî mezhebinde muteber kaynak niteliği taşıyan ve bir kısmı isim, cilt ve sahife numaraları 15'inci dipnotta gösterilen fıkıh kitaplarında bu husus bu şekilde beyan olunmaktadır. Bu itibarla, kaza borcu olan kimselerin sünnet kılmalarının ahmaklık olduğu; bunların Allah katında makbul olmayıp boşa gideceği... gibi sözler, Hanefî fukahasının kaynak olarak kabul ettiği muteber eserlerde yer almayan mesnetsiz iddialardan ibarettir. Esasen, -yukarıda görüldüğü üzere; Şafiîler dışında diğer üç mezhebe göre de, kaza borcu olan kimselerin sünnet kılmaları câiz; Hanefîlere göre ise efdaldir.


(15) Ahmıed b. Muhammed et-Tahtâvî, a.g.e., sh. 363; ibn Abidin, Reddu'l-Muhtar, 1/493, Bulak, 1272; el-Fetâvâl-hindiye, 1/125, Bulak, 1310; Abdurrahman el-Cezîrî, a.g.e., 1/491-492; Osmanlica Tahtâvî Tercemesi, 2/143; İst. 1285; Zühdü Paşa, el-Mecmûatü'z-Zühdiye, 1/131-132, İst., 1311; Hacı Zihni Efendi a.g.e., sh. 467; Hacı Muhammed Nehif Ef., İlaveli Enisü'l-abidin, sh. 67, İst., 1327; Ahmed Davudoğlu, İbn-i Abidin Tercemesi, 3/152, Ist., 1982; Ö.N. Bilmen, Büyük İslâm İImihali, sh. 183, İst., ts.


*Üzerinde "fâite" yani meşru bir mazeret sebebiyle vaktinde edâ edemediği namaz borcu olan kimselerin sünnetleri kılabileceği; üzerinde meşru mazeret olmadan terkedilen namaz borcu olanların ise, sünnet ve nafile kılamayacağı, çünkü fâite ile mazeretsiz terkedilmiş namazların kazasının aynı olmadığı... hususuna gelince :

Sözlük anlamında "fevt" bir şeyi yapamadan vakti geçmek; "terk" ise, bir şeyi bırakmak, bir işten vazgeçip, onu kasden yapmamak demektir. Ancak, sözlük anlamları farklı olan bu iki kelime fıkıhta, namazla ilgili terim olarak, arada fark gözetilmeksizin , aynı anlamda, birbiri yerine kullanılmaktadır. Hemen bütün fıkıh kitaplarında "fâite" kelimesi, ister mazeret sebebiyle, ister mazeretsiz olsun, "vaktinde edâ edilmemiş olan namaz" anlamında kullanıldığı gibi, mesela Alaüddin es Semerkandî'nin "Tuhfetü'l-fukaha" adlı eserinde; (kaza namazlarında tertibin sukutu ile ilgili olarak)



"Kim bir namazı terkeder, sonra bu fâiteyi hatırlar olduğu halde beş vakit kılarsa..." ve


"Kim bir vakit namazı terkeder, sonra bu fâite hatırında olarak bir ay namaz kılarsa..." (16) ...

gibi ifadelerinde, bu iki kelime arasında hiçbir mana ve hüküm ayrılığı gözetilmemiş; terkedilen namaza "fâite" denilmiştir. Bâbertî'nin "el-İnâye" adlı "Hidâye" şerhinde "... men fâtethü salâtün ev fevvetehâ amden..." (kim bir namazı kaçırır veya kasden geçirirse...) (17) ibaresinde de, fevt kelimesi hem mazeret sebebiyle, hem de kasden vakti geçen namaz için kullanılmıştır.


(16) Alaüddin es-Semerkandi, Tuhfetü'l-fukaha, 2/231-232, Beyrut, 1405/ 1984.
(17) Bâbertî, el-İnâye, 1/346 (Fethu'l-kadir kenarında), Bulak, 1315.


Esasen, vaktinde edâ edilmemiş olan namazlara "metrûke" (terkedilmiş) yerine "fâite" (vakti geçmiş) denilmesinin, -başka bir maksatla değil, sadece; müslümanın namazını ancak bir özürle geçirmiş olabileceğine dair hüsn-i zan sebebiyle olduğu, fıkıh kitaplarında beyan edilmektedir. (18)

(18) Alaüddin Haskefı, ed-Dürrii-1-münteka, 1/144 (Mecmeu'l-enhur kenarında) İst., 1328; ed-Dürrü'l-Muhtar 1/475 (Reddü'l-Muhtar kenarında); Ahmed b. Muhammed et-Tahtâvî, a.g.e., 1/485; Hacı Zihni Ef., a.g.e., sh. 452.
Tende kudret nerden olsun nimet-i cân şükrüne,Bin dilim olsa yetişmez bir dilim nân şükrüne..ertugrul@islamiyasam.com
Med_Cezir
İslamiYasam Genel Sorumlusu
İslamiYasam Genel Sorumlusu
Mesajlar: 1966
Kayıt: 11 Eki 2006, 23:00
Konum: İstanbul
İletişim:

Re: Kazâ Borcu Olanlar Namazların Sünnetini Kılabilir mi?

Mesaj gönderen Med_Cezir »

Çokça tartışılan ve birçoğumuzun bilmediği bir konu idi hocam. Bizleri aydınlattığın için Allah Razı Olsun.

Konu Sabitlenmiştir
Helalin fazlası hesap, haramın fazlası azaptır.
İletişim: destek@islamiyasam.com
Kullanıcı avatarı
TuAnA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1165
Kayıt: 06 Şub 2007, 00:00
Konum: SULTANAHMET

Re: Kazâ Borcu Olanlar Namazların Sünnetini Kılabilir mi?

Mesaj gönderen TuAnA »

ÇOK ÖZÜR DİLİYORUM HOCAM AMA BEN HİÇ BİŞEY ANLAMADIM YANİ BORCU OLAN NAFİLE OLAN NAMAZLARI KILAMAZ MI ÖNCE KAZALARINI MI KILIP BİTİRMELİ AYDINLATIRSANIZ SEVİNİRİM
Zindandan Dışarı Giden Tek Yol; RüYa
Med_Cezir
İslamiYasam Genel Sorumlusu
İslamiYasam Genel Sorumlusu
Mesajlar: 1966
Kayıt: 11 Eki 2006, 23:00
Konum: İstanbul
İletişim:

Re: Kazâ Borcu Olanlar Namazların Sünnetini Kılabilir mi?

Mesaj gönderen Med_Cezir »

İlk Paragrafı dikkatlice tekrar okursan Tuana daha iyi anlıycagını umuyorum.
Özetlersek kaza borcu olunca sünnet kılınmaz diye iddia edilen şeyler yanlıştır.
Sünnetlerde terk edilmemeli, kazalar ayrıca eda edilmeli
Helalin fazlası hesap, haramın fazlası azaptır.
İletişim: destek@islamiyasam.com
Kullanıcı avatarı
Ertugrul
Forum Sorumlusu
Forum Sorumlusu
Mesajlar: 935
Kayıt: 12 Şub 2007, 00:00
Konum: İstanbul
İletişim:

Mesaj gönderen Ertugrul »

Çetininde izah ettiği gibi kaza borcu olanlar gerek sünnet gerek nafile(duha teheccit evvabin tesbih ve mübarek gecelere mahsus namazlar)namaz kılamaz diye yanlış bir tesbite reddiye olarak açıldı bu konu.
Tende kudret nerden olsun nimet-i cân şükrüne,Bin dilim olsa yetişmez bir dilim nân şükrüne..ertugrul@islamiyasam.com
Kullanıcı avatarı
TuAnA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1165
Kayıt: 06 Şub 2007, 00:00
Konum: SULTANAHMET

Re:

Mesaj gönderen TuAnA »

TAMAM ANLADIM ÇOK SAĞOLUN RABBİM İBADETLERİMİZİ TAM VE LAYIKIYLA YAPMAYI NASİP ETSİN
Zindandan Dışarı Giden Tek Yol; RüYa
Kullanıcı avatarı
beria
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 535
Kayıt: 19 Eki 2007, 23:00
Konum: konya

Re:

Mesaj gönderen beria »

arkadaşlar en güzeli bugünün işini yarına bırakmamak misali namazı vaktinde kılmak, yoksa; bu tür yok şu yok bu şeklinde teferruatlara takılır yol alamayız...namaz ayrıca disipline etmek, proğramlı olmak gibi bir şey müslümana yakışan da bu değil mi zaten...çoğu kez saat umursamayız namazdan sonra veya ikindi namazıyla gibi kendi göstergelerimiz vardır...
ne mutlu zamanını, zamanı bereketlendiren, unsurla nitelendirebilenlere....
Kullanıcı avatarı
sera
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 610
Kayıt: 04 Eyl 2008, 23:00
Konum: GÜRCİSTAN

Re:

Mesaj gönderen sera »

biyerde okumuştum kaza namazı bulunanların nafıle namazları kabul olmaz dıye tereddute duşmuştum konuya acıklık getırdıgınız için çok teşekkurler allah razı olsun
Kullanıcı avatarı
cetin
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 4
Kayıt: 01 Eyl 2008, 23:00
Konum: istanbul

Re:

Mesaj gönderen cetin »

s.a hocam ben umreden oda arkadaşın hala senden birşeyler ögreniyorum allah razı olsun
Kullanıcı avatarı
Ertugrul
Forum Sorumlusu
Forum Sorumlusu
Mesajlar: 935
Kayıt: 12 Şub 2007, 00:00
Konum: İstanbul
İletişim:

Mesaj gönderen Ertugrul »

Amin cümlemizden çetin abim ilmin yaşı yoktur.
Tende kudret nerden olsun nimet-i cân şükrüne,Bin dilim olsa yetişmez bir dilim nân şükrüne..ertugrul@islamiyasam.com
ucharfbesnokta
Forum Sorumlusu
Forum Sorumlusu
Mesajlar: 428
Kayıt: 11 Kas 2008, 00:00
Konum: http://alicinan.wordpress.com/
İletişim:

Mesaj gönderen ucharfbesnokta »

Üzerine kaza borcu olan kimse nafile namaz kılabilir. Nitekim Son devrin Alimlerinden Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) Efendi Hz. "kaza borcu olan nafile namaz kılamaz" diyenlere "Kasaba borcu olan kimse hiç et yemeyecek mi!" buyururlarmış.
Bin tane mazeret, bir tane başarıya denk değildir… Tarih yazılırken okunmaz, yazıldıktan sonra okunur...
Cevapla

“Fıkıh ve Akaîd” sayfasına dön