Veladet ( Mevlid ) Kandili

Allâhü Teâlâ, Hâtemü’l-Enbiyâ Muhammed Mustafâ (s.a.v.) hakkında “(Ey Habîbim!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ s., âyet 107) buyurdu.

Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ’nın (s.a.v.) âlemleri şereflendirdiği akşam Velâdet Kandili’dir.

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Rebiulevvel ayının 12’nci Pazartesi gecesinde kâinâtı teşrif etmişlerdir. Bu itibârla bu ayın 12’nci gecesi hicri senenin ilk kandilidir.

Bu ay içerisinde mümkün olduğu kadar salât ve selâm getirmeli; Salât-ı Nâriye, Salât-ı Münciye ve Salât-ı Fethiye okumaya çalışmalıdır. Bu gecenin mânevi zenginliğinden istifâde etmek için bir tesbih namazı kılmalı, bir de Hatm-i Enbiyâ yapmalıdır.

Tesbih namazına şu şekilde niyet edilir:

“Yâ Rabbi, niyet eyledim rızâ-yı şerifin için tesbih namazına. Yâ Rabbi, bu gece teşrifleriyle âlemleri nûra gark ettiğin Habib’in, başımızın tâcı Resûl-i Zişân Efendimiz’in hürmetine ve bu gecedeki esrârın hürmetine ben âciz kulunu da aff-ı ilâhine, feyz-i ilâhine mazhar eyle.” Allâhü Ekber, diyer

Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), ahlâkın en güzeline sâhip idi, en güzel amelleri işlerdi. Ümmetinin de onun sünnetine uyarak güzel ahlâk sâhibi olması gerekir.

Cenâb-ı Hak, peygamberlerinden her birini bir vasıf ile medhetmiş ve Peygamberimize -meâlen-: “İşte peygamberler, Allâh’ın hidayetine eriştirdiği kimseler; sen de onların gittiği yoldan yürü…” (En‘âm Sûresi, âyet 90)” diye emretmiştir. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) de ilâhi emre uyarak bütün peygamberlerdeki hayırlı hasletlerin tamamını işlemiş ve böylece ahlâkı en kâmil olmuştur.

Güzel ahlâktan her biri, en mükemmel sûrette peygamberlerden birine mahsûs idi. Meselâ Hazret-i Nûh şükür, Hazret-i İbrahim hilim, Hazret-i Mûsâ ihlâs, Hazret-i İsmâil va’dine sadâkat, Hazret-i Ya’kûb ve Hazret-i Eyyûb sabır, Hazret-i Dâvûd i’tizâr (ve hatâdan derhal dönmek), Hazret-i Süleymân tevâzu, Hazret-i Îsâ zühd sâhibi idi. Ne zaman ki Peygamber Efendimiz bu sıfatlarda onlara tâbi oldu, tamamı onda toplandı.

Sen de ey mü’min, o resûlün (sallallâhü aleyhi ve sellem) ümmetisin, Allah’tan kork ve Resûl’ünden hayâ et, onun sünnetine uy ki azâbdan kurtulup ebedi nimete nâil olasın, kalb-i selim sâhibinin erdiği devlete eresin. (Rûhu’l-Beyan)

İmâm Bûsırî Hazretleri meşhûr Kasîde-i Bürde’sinde diyor ki:

“Fâka’n-nebiyyine fi-halkın ve fi-hulukın * Velem yüdânûhü fi-ilmin velâ-kerami”

(Fahr-i Kâinât Efendimiz yaradılışında huy ve güzel hasletlerinde diğer peygamberlerden üstündür. Onlar Fahr-i Kâinât’ın ilim ve kerem mertebesine yaklaşamadılar.)

“Ve küllühüm min Resûlillâhi mültemisün * Garfen mi-ne’l-bahri ev raşfen mine’d-diyemi”

(O peygamberlerin hepsi Resûlullâh’ın (s.a.v.) irfân denizinden bir avuç su veya kerem yağmurundan bir yudum isterler.) (Âbidin Paşa, Kasîde-i Bürde Şerhi)

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın